Muhammed Ali Müslüman değildi. Sahte peygamber Elijah Muhammed'e tabi olmuştu.

the nation of islam, amerikan islam misyonu, malik el şahbaz, muhammed ali, elijah muhammed, gerçek yüzü, mehmet fahri sertkaya, islam milleti, zina, boks, nazım kıbrısi,


MUHAMMED ALİ MÜSLÜMAN DEĞİLDİ. Hiçbir zaman gerçek bir müslüman olmadı.


Sahte peygamber Elijah Muhammed'e gönülden bağlı idi. Onu savunmak uğruna Malcolm X ile hasım oldu. Ardından Malcolm X öldürüldü. 


Parkinson hastalığı nedeni ile boks hayatına devam etmesi zaten imkansızdı. O ise bu durumu "Boksu bıraktım. Bundan sonra İslam'a hizmet edeceğim" şeklinde duyurdu. 


1976 yılında onu Türkiye'ye getirip onun üzerinden şov yapmak isteyen İslamcılara (Başta samimiyetsizin ve boş adamın teki olan Erbakan'a), bu şahsın doğru düzgün bir müslüman olmadığı, itikadının İslam ile alakası olmadığı, İslam'ı araç edinerek art niyetle çabaladıkları mutlaka anlatılmıştır. Hatta öyle ki Muhammed Ali ismi ile meşhur olan bu şahsın inanç esaslarının çok çok bozuk olduğunu, bu şahsın müslüman sayılamayacağını, onun Türkiye'ye getirilmesinden birkaç hafta sonra, Prof. Dr. İlhan Arsel bile Cumhuriyet Gazetesi'nde, 2 Kasım 1976 yılında yazmış. Üzerine geçen kırk koca sene boyunca da mı bu İslamcılar bu kadar vahim gerçekleri duymadılar, görmediler? Bu nasıl müslümanlık...


1897-1975 yılları arasında yaşayan sahte peygamber Elijah Muhammed, öğretileri arasına İslam'ı da bulama ederek, karıştırarak tanrılığını ilan eden Wallace D. Fard'in ardından Amerikan İslam Misyonu ya da İslam Milleti (The Nation of Islam) isimleri ile anılan teşkilatın başına geçti. Cemaat içinde çıkan anlaşmazlıklardan dolayı Şikago'ya geçip başka bir teşkilat kurdu. 2. Dünya savaşı sırasında cemaatine mensup olanlara askere yazılmamalarını emir edince yargılanıp hapse atıldı. Çıkınca İslam Milleti olarak da isimlendirilen Amerikan İslam Misyonu hareketini yeniden örgütledi. 


Elijah, Wallace D. Fard'ı tanrı olarak kabul ettiğini açıkça ifade ederdi. Zinanın günah olmadığını savundu. Siyahların üstün ırk olduğunu, İslam'ın sadece siyahlara has bir din olduğunu, beyazların şeytan olduğunu savundu. Bunlarla da kalmayıp kendisinin peygamber olduğunu bile ilan etti. Ahirete de inanmazdı. Hıristiyanlığı çok sert şekilde eleştirir ama Kur’an-ı Kerim’den çok Kitab-ı Mukaddes’ten (Bozulmuş Tevrat ve bozulmuş İncil'den) nakillerde bulunurdu. Kur'an ayetlerini de kendi sapık görüşlerine göre yorumlardı. 


İbadet olarak da, mabette otururken ya da ayakta dururken Fatiha'nın İngilizce mealinin okunmasını, her senenin Aralık ayında 30 gün oruç tutulmasını öğretmişti. Çeşitli ülkelerden gerçek İslam alimleri, onun bu bozuk itikadını ve amelini eleştirmiş, onu tuttuğu bu yoldan döndürmek istemişti ama bu çabalar sonuç vermedi. 


Bunun üzerine yardımcısı Malcolm X, Elijah Muhammed'in bu görüşlerinin İslam itikadına uygun olmadığını açıklayarak Amerikan İslam Misyonu'ndan ayrıldı ve kendi teşkilatını (Muslim Mosque) kurdu. Malcolm X ile Elijah'ın arası iyice açıldı. Malcolm X, sahte peygamber Elijah'ın kendi sekreterleri ile bile sürekli zina ettiğini de iddia ediyordu ve Elijah'ın gerçekte ne kadar pis bir herif olduğunu kameralar önünde açıklayacaktı. Bu mümkün olmadan, 1965 yılında Malcolm X bir suikast ile öldürülünce, herkes tetiği çektirenin sahte/yalancı peygamber Elijah olduğunu düşünüyordu. Böyle inananların sayısı o kadar çoktu ki Elijah çıkıp, bu cinayetle alakası olmadığını açıkladığı bir konuşma yapmak zorunda kaldı. 


Elijah Muhammed, bir adım daha ileri giderek, 1972 yılında yaptığı bir konuşmada, kendi kurduğu haşa "Yeni İslam"ın, "Beyazların kurduğu eski İslam"a galip geleceğini savunmaya başladı. 


25 Şubat 1975 tarihinde öldüğü zaman yirmi iki çocuğundan biri olan Wallace (yeni adı Warith = Varis) Muhammed bazı karşı çıkmalara rağmen hareketin başına geçerek babasının yanlışlıklarını düzeltmek ve hareket mensuplarının itikadını Sünni İslam'a yaklaştırmak hedefi güttü. 


Daha önce de yazmıştım. Bunların İslam'ı, aslında İslamcılık. Yani maddi ve siyasi faydaları için İslam'ı kullanmak ve İslam'ı kendi çirkin menfaatlerine göre yorumlamak ve uygulamak. Türkiye'dekiler de böyle, Amerika'dakiler de, diğer sözde İslam ülkelerinin başlarına bela olanlar da... Kendi liderlik hırslarını, şöhret hırslarını, para, makam hırslarını tatmin etmek için kendileri dahil on milyonlarca insanın ebedi saadetini yıkan tipler bunlar... Bunların hiçbiri İslam'ı bir din olarak görmüyorlar. Böyle bir İslamcılık akımı küfürdür. İslam'da bilen bilmeyen, liyakati olan olmayan herkesin seçip seçilebildiği bir seçim sistemine asla müsaade yoktur. İslam'da kesinlikle demokrasiye ve siyasi partili rejimlere izin yoktur. 


Son peygamberin Hz. peygamberimiz(s.a.v.) olduğu tartışmasız iken, peygamberliğini ilan eden, kendisi gibi bir insanı haşa tanrı kabul eden, İslam'ın bildirdikleri ile kendi uydurduğu bir sapık dini bulama eden birine tabi olmak da, hatta yakınında bulunmayıp o kişinin peygamber olduğuna uzaktan uzağa inanmak da küfürdür.


Ah şimdi Erbakan hayatta olsa da yüzlerce kazık sorudan sonra bunu da sorsak, "Bu mu senin Türkiye müslümanlarına örnek gösterdiğin kişi? Zaten o tarihten sonra da kendi siyasi partinin teşkilatlanlarında, milyonlarca gencimize ne kadar itikadı bozuk, şii, vehhabi, mezhepsiz, modernist, selefi sapık alim varsa, onları adamdan tanıttınız, onların kitaplarını dağıttınız. Ver bakalım şimdi bunların hesabını?" desek. "Bu mu senin ciddiyetin, hiç mi kulağına gelmedi bu korkunç gerçekler? Geldiyse sen nasıl bir müslümansın ki, Amerika'da on milyonlarca kişinin İslam'ı ararken sonsuz felakete gitmesine sebep olan bu fitneyi bir de bu memlekete getirmeye çalıştın?" desek. Dağdaki çobanın bile Harun Yahya'nın Adnan Oktar olduğunu öğrendiği ve kendisinden nefret ettiği bir zamanda, 2011 yılında, hiç çekinmeden Harun Yahya ya da Adnan Oktar kitaplarını alıp Star TV'de, Uğur Dündar'ın karşısında muteber bir eser gibi göstermesini hatırlatsak ve "Senin kalbinde gerçekten Allah ve azap korkusu var mı?" desek. 


Ah şimdi, Muhammed Ali'yi bozuk tarikatının mensubu yapan ve Erbakan gibi kendisi de Muhammed Ali'nin bu görüntülerini bir şov, gösteriş aracına dönüştüren İngiliz casusu sözde Şeyh, özde şarlatan Nazım Kıbrısi hayatta olsa da "Bak lan artist, bunlar da aynı senin gibiymiş. Şeriat ile senin gibi hep dalga geçmişler. Yap boz yapmışlar. Nasıl da kafa denklerini buluyorsun" desek.


Kapak resminde kendisine Muhammed demekten imtina ettiğim M. Ali'nin elinde gördüğünüz kitap, Elijah Muhammed isimli sahte/yalancı peygamberin kitabı. Yukarıda özet olarak anlattığım sapıklıklar ile dolu. O kitabı muteber gören birinin, o yazarı muteber gören birinin İslam ile bir bağı kalmaz. Böyle İslam olmaz. Ayrıca M. Ali hakkında daha önce yazdığım yazılarımda, hayatı boyunca ne kendisi ne de ailesi üzerinde İslam'ın eserinin görünmediğini, hiçbir şeylerinin İslami olmadığını da izah etmiştim. 


İslam'ın, haram olan boks sporunda şampiyon olmuş biri ile de, itikadı bu derece bozuk biri ile de, kendisi ve ailesi üzerinde İslam görünmeyen böyle biri ile de reklama ihtiyacı yok. 


Her zaman dediğim gibi, burası Türkiye ve burada hak yol olan ehli sünnetin haricinde her ne bozuk akım/fitne varsa, söndüreceğiz. İslamcılık anlayışını da... 2020'lerin Türkiye'sinde nüfusun büyük çoğunluğu partili sistem istemeyecek. Demokrasi istemeyecek. 


www.AkademiDergisi.net

0 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.